Kurucu Eş Başkanı olduğum, Organizasyon Komitesi Başkanlığını yürüttüğüm, Anadolu Üniversitesi, University of Texas at Austin, Atatürk Üniversitesinin iş birliği ile bu yıl 6-8 Kasım 2024 tarihleri arasında 20'ncisini düzenlediğimiz Uluslararası İletişim Sempozyumu Communication in the Millennium'un açılış töreninde yaptığım konuşma...
...
Öncelikle Cumhuriyetimizin 101’inci yılında uluslararası
iletişim sempozyumumuzun 20’ncisini gerçekleştiriyor olmaktan duyduğum
mutlulukla, hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlamak istiyorum.
12 ülkeden 143 akademisyen ve uzman arkadaşımızın katılımıyla, 90 bildiri ve 11 keynote konuşmasının yapılacağı bu yılki buluşmamızın bu mutlu açılış törenine hoş geldiniz.
12 ülkeden 143 akademisyen ve uzman arkadaşımızın katılımıyla, 90 bildiri ve 11 keynote konuşmasının yapılacağı bu yılki buluşmamızın bu mutlu açılış törenine hoş geldiniz.
At the beginning of my speech, I would also like to welcome our guests from abroad. I would like to thank you for accepting our invitation and taking the time to visit our country and share your valuable opinions with us.
Mevsimlerin baharı ve kışı gibi, hayatın da kavuşmaları ve ayrılıkları var. Dünya adını verdiğimiz bu sahnede hepimiz kendimizi gösteriyor, oyunumuzu oynuyor, kendi sınavımızı yaşıyor ve sahneden ayrılıyoruz.
Bugün, bu toplantı vesilesiyle ayrıca, yakın zaman önce vedalaştığımız, iletişim bilimleri alanında dünyaca tanınan en önemli isimlerinden biri olan, bu sempozyumu birlikte kurduğumuz ve bugünlere getirdiğimiz, kişisel olarak benim hayatımda çok özel ve önemli bir yere sahip olan, kimi zaman hoca-öğrenci, kimi zaman baba-oğul, kimi zaman da iki yakın dost gibi çeyrek asra yakın süredir her zaman desteğini hissettiğim, hepimizin saydığı, sevdiği ve belki bir şekilde hatırladığı kıymetli hocamız, değerli insan Prof. Dr. Maxwell McCombs’u rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun.
Sevgili hocamızın, şu anda bizimle birlikte olduğuna, bu sempozyuma bugüne kadar destek vermiş, geçen 20 yıl içinde bu sempozyumu onların adlarına adadığımız, diğer merhum hocalarımız Prof. Dr. Uğur Demiray başta olmak üzere, Rüveyde Akyürek, Merter Oral, Robert Stevenson ve iki yıl önce kaybettiğimiz Prof. Dr. Donald Shaw ile birlikte bizi izlediklerine ve yukarılardan bize el salladıklarına, bizimle birlikte olduklarına inanıyorum.
Ben de sizlerin huzurunda, bu açılış töreninde, onlara saygı ve sevgilerimi iletmek ve bir kez daha dünyamıza kattıkları güzellikler için teşekkür etmek istiyorum.
Bu yılki sempozyumda ve bugünkü açılış törenimizde aramızda çok değerli konuklarımız, kıymetli hocalarımız var.
Bugün hem yüz yüze ortamda hem online ortamda aramızda olan ve olacak olan tüm sempozyum katılımcılarımıza, bildiri sunacak tüm meslektaşlarıma, sevgili öğrencilerimize, sempozyum organizasyonumuzda moderatör olarak ya da organizasyon ekibi olarak görev alan tüm arkadaşlarımıza, katılımları ve sempozyuma verdikleri destek için yürekten teşekkür ediyorum.
Bu sempozyum 20 yılı aşkın süredir devam ediyorsa, bu hepimizin katkıları ile gerçekleşiyor.
Bundan yıllar önce, saçlarım daha siyah, gözlerim daha keskin, kalbim daha heyecanla çırpınırken 1990’lı yılların sonunda, doktora tezimi medyanın etkileri konusunda yazmaya başladığımda, gündem belirleme kuramıyla tanışmış ve o yılki internet erişiminin sağladığı kısıtlı imkanlarla Prof. Dr. Maxwell McCombs ile mailleşmeye başlamıştım.
Doktora tezimi tamamlamamın ardından 2001 yılında, danışman hocam Prof Dr Uğur Demiray ile birlikte Prof McCombs, Prof Shaw ve Prof Judith Litterst’ı Eskişehir’e davet ettik. Rahmetle andığımız, kıymetli hocamız Merter Oral ile birlikte, o zaman, kısa bir ülke turu yaptık.
Bir yıl sonra hocamızdan aldığım bursla University of Texas at Austin’e gittim ve orada, benim gibi misafir öğretim üyesi olarak bulunan, kıymetli arkadaşım, Prof Dr Serra Görpe ile tanıştım.
Orada kaldığımız süre içinde, Prof Dr Uğur Demiray ve Prof Dr Suat Gezgin hocalarımızın da teşvikleri ile Prof Dr McCombs ve Prof Dr Görpe ile birlikte Communication in the Millennium’un ilk hazırlıklarını gerçekleştirdik.
2003 yılında, yaklaşık 40 akademisyen olarak Austin’de ilk sempozyumumuzu gerçekleştirdik.
Türk ve Amerikan iletişim bilimciler arasındaki iletişim ve iş birliğini artırmak, iki ülke arasındaki köprüleri geliştirmek, özellikle genç akademisyenlere sıcak bir el sunmak amaçlarını taşıyan etkinliklerimize bugüne dek sanıyorum 30’un üzerinde ülkeden, 100’ün üzerindeki farklı üniversiteden 1000’in üzerinde akademisyen arkadaşımız el verdi, destek oldu.
Biz de onların elini en güçle şekilde tutmaya, sıkmaya çalıştık ve bir şekilde bırakmadık.
Sempozyumumuzun web sayfalarına ve Facebook üzerinde kurduğumuz Communication in the Millennium grubumuzun sayfalarına, oradaki arşivlerimize baktığımızda, geçen yılların izlerini biraz hüzün, biraz mutluluk, biraz hayranlık ve büyük bir gururla izliyoruz.
Geçen yarım asra yakın sürede Dünya’da ve Türkiye’de çok şey değişti. Bunlar üzerinde bu sempozyumda çok şeyler konuştuk. Bu yılki sempozyumumuzun ana teması da bu yüzden “değişen dünya değişen medya”.
Bu yılki sempozyumumuzda artık yalnızca sosyal medyanın etkilerini değil, aynı zamanda yapay zeka teknolojisinin getirdiklerini ve götürdüklerini de üç gün boyunca konuşuyor olacağız. Dünyanın nereye geldiğini ve nereye gittiğini daha iyi anlamaya çalışacağız.
İletişimi en yalın tanımıyla üç kelimeyle özetliyorum: Anlamak, anlaşılmak ve anlaşmak. Önce kendimizi, sonra başkalarını daha iyi anladığımızda, daha iyi şekilde anlaşılabileceğimize ve anlaşabileceğimize inanıyorum.
Bugün dünyada var olan hangi sorunu ele alırsanız alın, arkasında şu ya da bu şekilde iletişim sorunlarının var olduğunu görüyoruz. Onun için bu ve bunun gibi iletişim ve iş birliğini esas alan toplantı ve görüşmelerin ne kadar önemli olduğunun önemle altını çizmek istiyorum.
Her toplantıda tekrar tekrar dile getirdiğim gibi bu toplantıda da bir kez daha yinelemek istiyorum. Türkiye’deki iletişim fakülteleri gazetecilik, reklamcılık, halkla ilişkiler, sinema, televizyon, radyo ve tasarım bölümleriyle hizmet verirken, Amerika’da örnekleri bulunan BİREYLER ARASI İLETİŞİM BÖLÜMLERİNİN eksikliğini hissediyoruz. İnsan insana iletişime odaklanan, psikoloji, sosyoloji ve sosyal psikolojiden daha fazla yararlanan, bireyi, aileyi, okulu, iş yerlerini, örgütleri, sivil toplumu merkeze alan iletişim uzmanlarına her zamandan daha fazla ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim.
Yine tekrar etmek istiyorum ki, okuma-yazmayı, sayıları saymayı öğrendiğimiz ilköğretimden başlayarak İLETİŞİM BECERİLERİ konularının, ayrı birer ders olarak eğitim müfredatlarımıza eklenmesinde çok büyük yarar olacaktır.
Konfüçyüs şöyle söyler: “İnsanları geçimsiz yapan sevgisizliktir. Birbirine düşman
eden iletişimsizliktir. Güzellikten yana ne varsa yok eden ilgisizliktir.”
Bu kampüse adını veren, kabri Eskişehir’de bulunan derviş Yunus Emre’nin ünlü bir sözü de şöyledir: Söz vardır savaş bitirir, söz vardır baş yitirir… Sözünü bilen kişinin yüzünü ak eder bir söz, Sözünü pişirip diyenin işini sağ eder bir söz…
Sözü fazla da uzatmadan, bu organizasyonun gerçekleşmesini mümkün kılan başta Anadolu Rektörlüğü ve Rektörümüz Prof Dr. Kemal Şenocak ve ekibine, İletişim Bilimleri Fakültemiz Dekanı Prof Dr Bülend Aydın Ertekin’e, Gazetecilik bölümü başkanımız Prof Dr İncilay Cangöz’e, ayrıca teker teker sempozyum programında moderatörlük görevini üstlenen tüm dost ve meslektaşlarıma, organizasyon komitesinde görev alan sevgili ekip arkadaşlarıma, Üniversitemiz Kurumsal İletişim Birimine ve Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesine, özellikle Prof Dr Besim Yıldırım’a huzurlarınızda önemle teşekkür etmek istiyorum.
Sempozyumumuza bu yıl da destek veren, katkılarıyla bizi onurlandıran TÜBİTAK başkanlığına da özellikle teşekkür ediyorum.
Sözlerime son verirken “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” diyen Hz. Ali’nin sözünü hatırlatmak isterim. Buna bir değil binlerce harf öğreten tüm hocalarıma minnetle teşekkür ediyorum. Bugün burada sizlerin karşınızdaysak onların eseri olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle, başta kıymetli hocalarım Prof Dr. Ali Atıf Bir ve Prof Dr Suat Gezgin olmak üzere, bizleri kırmayarak, şehir dışından ve yurt dışından gelerek ya da online olarak bu sempozyuma destek veren, keynote konuşmalarını yapacak bütün hocalarımıza şükranlarımı sunuyorum.
Özellikle de siz katılımcılarımıza ve misafirlerimize, bu sempozyumu varlığınızla anlamlı kılan, bugün burada bulunan herkese çok teşekkür ediyor ve güzel bir sempozyum olmasını diliyorum.
In particular, I would like to thank you, all of you here today, for making this symposium meaningful with your presence. I hope it will be a nice symposium for all of us and a nice visit for you.
Saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Prof. Dr. Erkan Yüksel