Akademik Akıl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Akademik Akıl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İyi Bir İletişimci Olmanın İki Küçük Sırrı…

Size iyi bir iletişimci olmanın sırrını anlatmak istiyorum bu yazıda. Düşünsenize, siz de bu iki temel beceriyi öğrendiğinizde, belki çocuklarınıza, öğrencilerinize, arkadaşlarınıza anlatmak istersiniz. 

Belki bir yaz tatilinde iletişim şeklinizde fark yaratabilirsiniz.

Ne dersiniz?

 

Bıçağın öteki yüzü: "Biz" olmak...

Evliliklerinin ilk günüydü. Henüz açılmamış koliler, mutfağın köşesinde duruyordu. Yeni bir hayatın eşiğinde, biraz telaş, biraz da heyecanla yerleşmeye çalışıyorlardı. Eşi bir şeyler hazırlarken o da salata yapmak istedi. Bekâr evinden getirdiği, elinin alışkın olduğu favori bıçağını aradı. Bulamayınca, “Bıçağımı gördün mü?” diye sordu. 

Eşi bir çekmeceyi açtı, bıçağı buldu, ama önce onu kucakladı ve gülümsedi: “Artık senin, benim yok; bizim bıçağımız var.”

Bu kısa sahne, bir ilişkinin ruhunu anlatmak için yeterli: Biz olmak. 

Evlilik, yalnızca iki insanın bir arada yaşaması değil, bir ben ve sen’in yavaş yavaş biz’e dönüşmesi sürecidir. Bu süreç kolay değildir. Tıpkı bir bilgisayar oyununda seviye atlamak gibi: Sahne değişir, kurallar değişir, karakterler gelişir. Yeni araçlar, yeni güçlükler, yeni beceriler gerekir. Ve her yeni aşama, daha çok iş birliği, daha çok empati, daha fazla “biz” bilinci ister.

İyileştirici bir ilaç: Nezaket...

 “Bir kurumda nezaket yoksa, diğerlerinin bir önemi yoktur.”

— İsimsiz ama unutulmaz bir rapor cümlesi

Bir Hatıradan Hayatın Kalbine

Yıllar önce, ülkemizin köklü kamu sanayi kuruluşlarından birini tanıtım gezisi için ziyaret etmiştim. Orada görevli bir arkadaşımın anlattığı bir hatıra, yıllardır zihnimin bir köşesinde durur.

Kalite süreçlerini geliştirmek amacıyla kurum, yurt dışından bir dış değerlendirmeci davet eder. Bu uzman kişi, tesisi en ince ayrıntısına kadar gezer, çalışanlarla konuşur, üretim süreçlerini izler. Yaklaşık bir ay süren gözlemlerin ardından, heyecanla beklenen rapor günü gelir. Yönetim Kurulu, uzunca bir toplantıda anlatılması beklenen kalın bir rapor bekler. Ancak raportör kürsüye çıkar, derin bir sessizlikte tek bir cümle kurar:

“Bir kurumda nezaket yoksa, diğerlerinin bir önemi yoktur.”

Başka da bir şey söylemez. Verdiği rapor işte bu tek cümleden ibarettir.

O an bu sözün anlamını tam kavrayamamış olsam da bir kenara not etmiştim.

Yıllar geçtikçe, özellikle günümüzü, değişen yaşamlarımızı, kurumlarımızı ve hele de sağlık kurumlarını düşündüğümde, bu cümle çok daha derin anlamlar taşımaya başladı.


Bunu Konuşmamız Gerekiyor: Cinsel Sağlık Konusunda Tehlike Büyüyor

 Birinin bunu yazması gerekiyordu. 

Yazıyorum!

Maalesef son zamanlarda gençler arasında cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusundaki farkındalık ve bilgi eksikliği sessizce büyüyen ciddi bir soruna işaret ediyor. Bu eksiklik, artık bir halk sağlığı sorununa dönüşmüş durumda.

Geçtiğimiz gün üroloji uzmanı bir arkadaşımla konuşuyorduk. Bana şöyle dedi:

“Gençler arasında cinsel yolla bulaşan hastalıklar salgın düzeyine ulaştı ve hızla yayılıyor. Hatta gençlerin çoğu ne yaşadığının farkında bile değil ve doktora başvurmaları gerektiğini bile bilmeden bu hastalıkları taşıyorlar. Tedavi olmayanlar başkalarına da bu rahatsızlıkları bulaştırıyor ve salgın hızla ilerliyor.”

 

Akademik Dünyanın Yeni Tehlikesi: Sahte Konferans Dolandırıcılığı ve Nasıl Korunabilirsiniz?

Geçtiğimiz ay, Dubai’de düzenlenecek “International Conference on Media and Film Studies (ICMFS-25)” adlı akademik toplantıdan sözlü bildiri sunmak üzere kabul aldım. Resmi işlemler için üniversitemin BAP birimine başvurumu ilettim. Önceki gün, sürecin tamamlandığı bilgisini alınca, uçak ve otel rezervasyonlarına başlamak üzereyken; nedendir bilmem, içime bir kuşku düştü…

Otelden Gelen Şok Yanıt: “Böyle Bir Etkinlik Yok!”

Konferansın yapılacağı iddia edilen otelin resmi e-posta adresine “özel bir indirim olup olmadığına ilişkin” bir soru gönderdim.

Aldığım yanıt çarpıcıydı: “Belirttiğiniz tarihlerde otelimizde böyle bir organizasyon planlanmamıştır. Dolandırıcılık vakasıyla karşı karşıya olabilirsiniz.”

Dünyanın en zengin insanlarından birinin ilkelerine göz atmaya ne dersiniz?


Bodrum’da banka müdürü arkadaşım Umut Tezgin’in yaklaşık iki yıl önce tavsiye ettiği bir kitaptan söz etmek istiyorum: Ray Dalio’nun “İlkeler” kitabı… Onun tavsiye ettiği harika birkaç kitabı hemen okuyup bitirmiştim ama bu kitaba nedense sıra gelemedi bir türlü. Sonra iki kez okudum. Okurken sayfalarını en çok renklendirdiğim kitaplardan biri oldu. Kitaptaki en çarpıcı cümlelerden biri belki de şu: “Hayatınızın kalitesi, verdiğiniz kararların kalitesine bağlıdır.”

Haberi başka türlü yazmak da mümkün mü?

Uzun süredir sağlık haberlerini inceliyorum. Haberlerin neredeyse tamamı ilgi çekici bir başlık, özetleyici bir haber girişi ve önemliden daha az önemliye doğru bir konunun aktarımını içeren ters piramit tekniğiyle yazılıyor. Genellikle de tek bir haber kaynağı ile yapılan görüşme, habere konu ediliyor. İletişim fakültelerinde anlatılan diğer haber yazma teknikleri neredeyse hiç kullanılmıyor. Bunun başlıca nedeni haberlerin haber ajanslarından geliyor olması. Bir başka neden ise belki de muhabirlerin işin kolayına kaçmaları…

 

Hangisi önce gelir: Sorunla ilgilenmek mi insanla ilgilenmek mi?

İnsanlar ilgi ister, ilgilenilmek ister, ilgilenilsin ister. Peki, onlarla ilgilendiğimiz halde neden ilgilenmediğimizi düşünürler? Aslında ilgilendiğimiz şey onlar değil midir? Onların ihtiyaçlarını, sorunlarını, şikayetlerini giderdiğimiz halde neden hala onlarla ilgilenmediğimizi düşünürler?
 

TRT Sağlık: Şimdi değilse ne zaman?

Aslında başlık her şeyi özetliyor. Ancak ben yine de anlatayım…
Dünya Sağlık Örgütü Genel Müdürü Tedros Andhanom Ghebreyesus bir yıl önce şöyle demişti:
“Yalnızca virüsle savaşmıyoruz, infodemi ile de mücadele ediyoruz.”
Bu bir yıl içinde, virüs tehlikesi katlanarak büyüdü.
Yanlış ya da eksik bilgi tehlikesi de öyle…

 

Sağlık İletişiminin Farklı Boyutları Nelerdir?

“Sağlık iletişimi” denilince kim ne anlıyor? Ne anlaşılması gerekiyor? Bu şemsiye başlığın altını nasıl doldurmak lazım? Bu yazıda “Sağlık Haberciliği” kitabımızda da irdelediğimiz bu sorulara kısaca yanıt vermeye çalıştım.

 

"İletişim Becerileri" Dersi Olmalı

İletişim; anlamak, anlaşılmak ve anlaşmaktır.

Peki, kolay gibi görünen bu üç kelimenin altını doldurmak, hakkını vermek, uygulayabilmek o kadar kolay mıdır? Nasıl olsa herkes iletişimi bilir, öyle değil mi?


En önemli sorun / Akademik Akıl

Şöyle sorayım: Bugün ülkemizin ya da dünyamızın karşı karşıya bulunduğu en önemli sorun sizce nedir?