Bugün benim doğum günüm.
Her yıl bana sorduklarında; “Yaşın kaç?”
Aklıma ilk gelen sayıyı söylüyorum.
Bazen 23 geliyor aklıma, bazen 33…
Çünkü yaş dediğimiz şey, yalnızca takvimdeki sayılardan ibaret değil.
İnsanın hayata kaç kere yeniden doğduğuyla da ilgili.
İlki, elbette dünyaya gözlerimizi açtığımız o an…
Ama sonra hayat bize yeniden doğmayı öğretiyor.
Ergenlikte ikinci kez doğuyoruz.
Çocukluğu bırakıp bedenimizin, duygu ve düşüncelerimizin değiştiği o yıllarda…
Birey olmaya başlamanın sancılarını çekiyoruz.
Her yeni başlangıç bir başka doğum aslında.
Ardından, bir işe girdiğimizde yeniden doğuyoruz.
Kendi ayaklarımızın üzerinde durmayı öğreniyoruz.
Hem özgür olmanın hem de sorumluluk almanın ağırlığını yaşıyoruz.
Ve sonra, evlendiğimizde yeniden doğuyoruz.
Artık yalnız değiliz. “Biz” oluyoruz.
Yeni bir aile kurup birlikte yaşamayı öğreniyoruz.
Hayat bize en büyük mucizesini sunduğunda, bir doğum daha gerçekleşiyor.
Evladımız olduğunda yeniden doğuyoruz.
Anne ya da baba oluyoruz.
Dünyaya bambaşka gözlerle yeniden bakmayı öğreniyoruz.
40’lı, 50’li yaşlarda bir doğum daha var.
Yakın gözlüğünü takıp geçmişi sorguladığımız, nereye yol aldığımızı anlamaya çalıştığımız o yıllarda…
Kimi dostlukları, ilişkileri, hatta kendimizi yeniden sorguluyoruz.
Sonra emeklilik geliyor.
Hayat selinde bir düzlüğe ulaşıyoruz.
Kendimizle baş başa kalıyor, yeni bir viraja giriyoruz.
Bir başka doğum sancısı da orada bizi bekliyor.
Ve her doğum günümüzde yeniden doğuyoruz aslında.
Kutladığımız tek bir gün değil.
Yaşadığımız, düşündüğümüz, yeniden başladığımız bütün doğumlar bir arada.
İşte bugün benim doğum günüm.
Yeni bir gün, yeni bir başlangıç.
Günaydın hayat, günaydın yeni ben.
Erkan Yüksel
20 Ağustos 2025