Kendimizi ve başkalarını tanımada, uyumlu ekipler kurmada MBTI kişilik testini nasıl kullanabiliriz? Sağlık kurumları üzerinden örnek bir değerlendirme…


HİÇ düşündünüz mü, bir sağlık kurumunda onlarca farklı insanın uyum içinde çalışabilmesi aslında ne kadar büyük bir mühendislik gerektirir? İnsan ilişkileri de köprüler ya da makineler gibi hassas bir tasarıma ihtiyaç duyar. Bu yazıda, kişilik testlerinden biri olan MBTI’nin (Myers-Briggs Type Indicator) sağlık kurumlarında nasıl kullanılabileceğini ele almak istiyorum.

MBTI, Carl Gustav Jung’un tipoloji kuramından beslenen, insanların dünyayı algılama ve karar verme biçimlerini sınıflandıran bir araçtır. 

Dört boyut üzerinden kişilikleri 16 tipe ayırır: İçedönük (I) – dışadönük (E), sezgisel (N) – duyusal (S), düşünsel (T) – duygusal (F), yargılayıcı (J) – algılayıcı (P). 

Bugüne dek farklı kurumlarda, öğrencilerimle, meslektaşlarımla ve arkadaşlarımla bu testi deneyimledim. Gördüm ki, bu testle insanlar hem kendilerini hem de birbirlerini daha iyi anlamaya başlıyorlar. 

Ayrıca kimin hangi alanda daha yüksek performans gösterebileceğini değerlendirmek açısından da bu test oldukça işe yarıyor. 

Özellikle ekip çalışmaları ve uyumlu bir orkestrasyona ihtiyaç duyulan her kurumda bu testin uygulanması yararlı olacağını düşünüyorum.

Ayrıntılara geçmeden önce, önyargılı olanlar için şunu da vurgulamalıyım: 

Bu bir zeka testi değil. Yetenek testi hiç değil. “İyi” ya da “kötü” gibi bir ayrımı da yok. Yalnızca kişinin hangi ortamlarda güçlü olduğunu ve hangi durumlarda zorlanabileceğini görmesine yardımcı olan, kendine “ayna” tutan, pratik ve oldukça kullanışlı bir araç. 

Bu bakış açısıyla, şimdi bir sağlık kurumunu düşünelim…


Sağlık Kurumlarında Kullanımı

Örneğin bir sağlık kurumunda ya da hastanede MBTI testi yapılmış olsa, görev dağılımı nasıl olmalıdır?

Kliniklerde görev yapan doktorların analitik düşünebilen, dikkatli ve sistematik kişilerden oluşması işleri kolaylaştırabilir. Bu yüzden INTJ, ISTJ ya da INTP tipleri, bu özellikleriyle karmaşık vakaların analizinde ve araştırma odaklı çalışmalarda avantajlı olabilir.

Hemşirelik söz konusu olduğunda ise ihtiyaçlar biraz daha farklı. Burada empati, sabır ve güçlü iletişim becerileri ön plana çıkar. ESFJ, ENFP ya da ISFJ kişilik yapısına sahip olanlar, hasta ile güven ilişkisi kurmada daha doğal bir şekilde daha rahat olabilirler. 

Hastaların ilk karşılaştığı danışma görevlilerinde de benzer nitelikler arandığında, güven duygusu bu kişiler aracılığıyla verilebilirler.

Acil servis ise hız ve soğukkanlılık gerektiren bir ortam. Burada hızlı karar verebilen, baskı altında soğukkanlı kalabilen kişiler daha uygun olabilir. Bu özellikleriyle ESTP ve ENTJ tipleri acil koşullarda avantaj sağlayabilirler.


"Peki ya Yönetim Katında?"

Büyük resmi görebilen, vizyon geliştiren ve insanları yönlendirebilen kişilikler burada öne çıkabilir. Yönetimde, ENTJ’ler sistem kuruculuğuyla, INFJ’ler ise vizyoner yaklaşımlarıyla daha etkili olabilirler. ESTJ’ler süreç yönetiminde, ENFJ’ler ekip motivasyonunda etkili olabilirler.

İnsan kaynakları ve eğitim alanlarında ENFP ve ESFP tipleri, çalışanların potansiyelini ortaya çıkarma eğilimleriyle katkı sunabilirler.

Destek hizmetlerine baktığımızda; örneğin laboratuvar ve analiz bölümlerinde detaylara dikkat eden, sabırlı ve sistematik kişilik tipleri olan ISTP, ISTJ ve INTP’ler hata payını azaltabilirler. 

Teknoloji ve dijital sağlık alanında ise yaratıcı ama aynı zamanda analitik düşünebilen INTP ve ENTJ tipleri öncü olabilirler.

Bunları örnek olarak verdiğimi vurgulamalıyım. Çünkü hiçbir tip tek bir mesleğe “kilitli” değildir. MBTI yalnızca hangi işlerde daha rahat olunabileceğini gösterir. Her tip, farklı alanlarda da başarılı olabilir; önemli olan farkındalık ve gelişimdir.


Ekip Kurma ve Uyum Açısından

Örneğin, şimdi de bir cerrahi ekip düşünelim. 

Lider konumda hızlı karar verebilen ENTJ bir cerrah, yanında teknik detaylara hâkim ISTP bir anestezi uzmanı, destekleyici ve empatik ESFJ bir hemşireyle birlikte çalışıyorsa; bu çeşitlilik sadece iletişim kalitesini değil, hayat kurtarma ihtimalini de artırır.

Aslında MBTI’nin en değerli katkısı, farklı tiplerin bir arada tamamlayıcı rol oynamasıdır. Sadece aynı tipten oluşan bir ekip dengesizleşebilir; farklılıklar doğru yönetildiğinde ise ekip bir orkestraya dönüşebilir.


Hasta-Hekim İlişkisi Açısından

Sağlık hizmetleri aslında büyük oranda iletişime dayanır. Teşhis ve tedavinin yarıdan fazlası hekim-hasta ilişkisi ile gerçekleşir. 

Hekimin daha görüşme odasına girmeden hastayı gözlemlemeye başlaması, onu tanıyarak, onunla anlaşabileceği dilden konuşması, onu anlaması, kendini de anlaşılır kılması beklenir.

MBTI, hekimlerin farklı kişiliklerdeki hastalarla ve hasta yakınlarıyla daha uygun iletişim kurmasına yardımcı olabilir. 

Örneğin içedönük bir hastaya daha sakin yaklaşmak, dışadönük bir hastayla paylaşımcı olmak güven yaratır. Duygusal yönü baskın bir hastaya empati, düşünsel yönü baskın bir hastaya mantıklı veriler sunmak daha ikna edici olabilir.

Hemşireler için de aynı durum geçerlidir. 

İnanıyorum ki bu farkındalık, daha insani ve güvene dayalı ilişkilerin kapısını açar. Sağlıkta yüzler daha fazla güler.


Avantajlar ve Sınırlar

MBTI, insanları anlamada, çatışmaları çözmede ve ekipleri uyumlu hale getirmede pratik bir araçtır. Ancak tek başına “sihirli bir anahtar” da değildir. 

Bilimsel literatürde, testin ölçme güvenirliği ve “test-tekrar test” uygulamasında farklı sonuçlar verebilmesi üzerine bazı eleştiriler mevcuttur. Örneğin kişileri 16 kategoriye, bir anlamda da “katı” kategorilere hapsetme durumu eleştirilmektedir. 

Başka bir ifadeyle, farklı zamanlarda uygulanan test sonuçları farklı çıkabilmektedir. Testi çözen biri bugün ENTJ çıkarken, birkaç hafta sonra INTJ çıkabilmektedir. Birkaç soruya verilen farklı yanıtlar, testin nihai sonucunu etkilemektedir. Çünkü %51’lik bir “dışa dönüklük”, sonuçta %100 “E” olarak tanımlanmaktadır. Bu da yalnızca harfler üzerinden yapılacak bir değerlendirmeyi “kısıtlı” ya da “sorunlu” hale getirebilmektedir. 

Yani “sen ENTJ çıktın, o zaman sadece yönetici olabilirsin” gibi bir yorumda bulunmak hatalıdır.  Daha doğru olan, MBTI’yi bir “ayna” ya da bir “rehber” gibi görmek: “Benim hangi yönlerim güçlü, hangi ortamlarda daha rahatım, hangi alanlarda zorlanabilirim?” sorularına cevap aramaktır.

Dolayısıyla, MBTI’yi mutlak bir “tanı testi” gibi değil, yol gösterici bir “harita” gibi görmek daha doğru olacaktır. Çünkü daha sağlıklı bir değerlendirme için test sonuçlarını kişinin deneyimi, eğitimi ve kurum kültürüyle birlikte ele almak gereklidir. 

MBTI’nin en önemli katkısı, farklı tiplerin birbirini tamamladığını hatırlatmasıdır. Tıpkı bir orkestrada tek bir enstrümanla senfoni kurulamayacağı gibi, ekipler de farklı kişiliklerin birlikte çalışmasıyla güçlenir. Bu nedenle testi bir sonuç değil, kişisel gelişim ve uyum yolculuğunun başlangıç noktası olarak görmek en doğrusudur.


“Peki, MBTI tipimi ben nasıl öğrenebilirim?”

Eğer siz de bu yazıyı okuduktan sonra MBTI tipinizi merak ettiyseniz, kişisel bloğumdaki 48 soruluk şu testi hemen yapabilirsiniz:

https://eyuksel2.blogspot.com/2025/08/mbti-kisilik-testi-sen-hangi-tiptesin.html#more

Ancak not olarak söyleyeyim, telif hakkına sahip bu testin orjinali, internetteki bedava testlerden biraz daha kapsamlı ve uzundur. Yine de genel bir fikir vermesi açısından bedava testleri kullanabilirsiniz. 

Unutmayın: 

Testler yalnızca bir başlangıçtır. Asıl değer, farklılıkları anlamak, kabul etmek ve birlikte uyumlu bir gelecek inşa etmektir.


Prof. Dr. Erkan YÜKSEL